Hakuouki Japonya tarihini anlatan samuraydır, shogundur, bakufudur öyle bir anime. Olaylar 1987-1989 yılları arasında geçiyor. Tam da Edo dönemi'nın bitişi, shogunluğun zayıflayıp çökmesi; yeni hükümetin yönetimi ele geçirişi, yani Meiji döneminin başlangıcı. Yani huncahınç savaş dolu bir anime. Kimin kimin tarafında olduğu, ne yaptığı, hangi ilkeler doğrultusunda savaştığı, kim dost kim düşman belli değil. Değişmeyen tek şey Shinsengumi'nin ilkeleri ve uğruna kılıç salladığı değerler. Animemizin konusu da Shinsengumi adı altında toplanmış bu samuraylar etrafında dönüyor.
Esas kızımız Yukimura Chizuru uzun zamandır haber alamadığı babasını aramak için Kyoto'ya gider ve Rasetsular ile Shinsengumi üyeleri arasındaki bir dövüşe tanık olur. Fakat bu görmemesi gereken bir şeydir. Bu yüzden Shinsengumi Rasetsuları yok edip olay yerindeki Chizuru'yu gözetimi altına alır. Sonrasında ise Chizuru'nun, onların da aramakta olduğu doktorun kızı olduğunu öğrenir ve onu korumaya karar verirler. Chizuru zamanla onların güvenini kazanır ve o da Shinsengumi'nin bir parçası olur. O kadar erkek içinde de gönlü birine kaymaya başlar.
Bu animeyi izledikten sonra Japon tarihine daha bir ilgi duyar oldum ve anime afişlerinde samuray gördüm mü indirdim, ansiklopedileri sildim süpürdüm, wikipedia'yı alt üst edip Japonya tarihi profesürü olup çıktım. Çok heyecanlı ve sürükleyici bir tarihleri var. Anime tarihteki gibi tüm olayları birebir doğru anlatmış fakat biraz fazla saf ve masum anlatmış. İçine biraz shoujo katılmış zaten baş rolde de Chizuru var işte, saf, sevimli bücürük; tipik shoujo karakteri. Reverse Harem olunca da ne beklersin, "Karı kız otursun da milletin hırlaşıp durmalarını katliamları mı izlesin?" diyerekten almışlar bu Chizuru'yu erkeklerin ortasına atmışlar ki erkekleri biraz yumuşatsın, savaşçı ruhlarını azıcık yatıştırsın. Biz de erkeklerin bu hallerini yavru kedi gözleriyle izleyelim peh...
Animenin 2. sezonu Meiji dönemini konu aldığından yeni hükümetin ordusu eli kılıçlı samurayları oldukları yerde topla tüfekle dürüyolar. Çorap söküğü gibi olaylar böyle devam edip daha da beter oldukça romantizmi de arttırıp işin cılkını çıkarmışlar. Duygu yüklü sahneleri öyle bir boca etmişler ki tam o kadar savaşın içinde ben de havaya girip kan görünce gözlerim parlamaya başlamışken serinin sonunda kendimi duygu patlamasıyla ağlarken buluverdim. Fena da olmadı, azcık insanlık geldi içime. Bayan izleyicileri bu kadar dokunaklı sahneler ve romantizmle ekrana çekmek istiyorsanız senaryo yazmanıza, hayal gücünüzü bu kadar zorlamanıza gerek yoktu sevgili senaristler. Bırakın 20 dk boyunca Saitou-san kessin biçsin, Sano delsin geçsin, Souji'yi bırakın şöyle eli çenesinde dingin bakışlarla sakuraları izlesin. Hatta Hijikata'yla Kazama'yı salın çayıra birbirlerini yesinler. Senaryo olay örgüsü filan değil, asıl adamlardaki karizma reyting yapıyodur.
Animenin 3. sezonu da var fakat ben 2. bölümde bıraktım. Shinsengumi'nin kuruluşunu konu alıyordu, ben de merak edip hevesle başladım izlemeye de baş role koymuşlar yeni birini. O da ergenin isyankar veledin teki. Dedim ben senin kaprislerini mi izleyecem ulen? OVA'larını da izleyeceğim ilk fırsatta. Kolaylık olsun diye başlamak isteyenler için sıralamayı yapayım. Zira ben sezonları, OVAları hangi sırayla izleyeceğimi bulmak için bayağı bir araştırma yapmak zorunda kaldım. Hakuouki Shinsengumi Kitan, Hakuouki Hekketsuroku, Hakuouki Sekkaroku (OVAlar), Hakuouki Reimeiroku. Sonra da 2013'ü beklersiniz artık filmi çıkacakmış iki parçalık.